27 Ekim 2015 Salı


                              

                     GÜNEY KORE TARIHÇESİ VE GÜNEY KORE YAŞAMI

Güney Kore, resmİ adıyla Kore Cumhuriyeti (Korece: 대한민국 Daehan Minguk;Hanja: 大韓民國; kısaca: 한국, 韓國 Hanguk) bazen sırf Kore, Doğu Asya'da Kore Yarımadası'nın güneyinde kalan bir devlet. Güney Kore'nin komşu devletleri batısında Çin Halk Cumhuriyeti, doğusunda Japonya ve kuzeyinde Kuzey Kore. Ülkenin başkenti Seuldur. Güney Kore ılıman iklim kuşağında kalıyor ve ülke arazisi dağlık topraklardan oluşuyor. Güney Kore sınırları 100,210 km²'lik bir alanı kaplar ve ortalama 50 milyon gibi bir nüfusa sahiptir.
Arkeolojik buluntular Kore Yarımadasının Alt Paleolitik çağında insanlar tarafından ikamet edildiğini gösteriyor. Kore tarihi MÖ 2333 yıllında Gojoseon'un efsaneviDan-gun tarafından kurulmasıyla başlıyor. Silla altında MÖ 668'de Kore'deki Üç Krallığı'nın birleşmesinden sonra Kore bir devlet olarak Goryeo hanedanında veJoseon hanedanında var olmaya devam etti, ta ki 1910'a, Kore İmparatorluğu Japonya tarafından ilhak edilene kadar. Kore II. Dünya Savaşının ardından Sovyet ve ABD'nin askeri güçlerinden kurtuluşu ve işgalinden sonra, Kuzey Kore ve Güney Kore'ye bölündü. Güney Kore ikinci bir demokrasi olarak 1948 yılında kuruldu.
25 Haziran 1950'de Güney Kore, Kuzey Kore'nin askeri güçleri tarafından işgale uğradı, iki Kore arasında çıkan savaş zor bir ateşkes sonrasında durdu ve iki ülke arasındaki sınır bugünlerde en çok güçlendirilmiş müstahkem mevki. Savaştan sonra, Güney Kore ekonomisi önemli ölçüde büyüdü ve gelişmiş bir ekonomiye Vietnam demokrasiye sahip oldu. Ayrıca ülke Doğu Asya'da bölgesel güç konumundadır.
Güney Kore başkanlık sistemine göre yönetilen ve on altı idari bölüm içeren bir cumhuriyettir. Ayrıca ülkedeki yaşam standartları çok yüksektir ve Güney Kore gelişmiş ülke statüsüne sahiptir. Ülke Asya'nın en büyük dördüncü ekonomisine ve dünyanın en büyük 15'inci (GSYİH) veya 12'inci (SAGP) ekonomisine sahip. Ülke'nin ekonomisi ihracata dayalı, özellikle elektronik endüstrisiotomotiv endüstrisigemi yapımımakina endüstrisi, Petrokimya ve robotik gibi sektörlerde üretim güçlüdür. Güney Kore Birleşmiş MilletlerDünya Ticaret ÖrgütüOECD veG20 gibi örgütlere üyedir. Ayrıca APEC ve Doğu Asya Zirvesi'nin kurucu üyelerinden biridir.








          
                                         BÖLÜNMEDEN ÖNCEKİ TARİHÇESİ
Kore tarihi Kore kuruluş mitolojisine göre efsanevi Joseon'un MÖ 2333 Danguntarafından kurulmasıyla başlıyor [3](genellikle "Gojoseon" olarak da biliniyor, 14. yüzyılda kurulan başka bir hanedanla karıştırmamak için; önek Go- 'eski' veya 'önceki' demek). Gojoseon Kore Yarımadası'nın kuzeyini ve Mançurya'nın bazı bölgelerini kontrol altına alana kadar genişledi. Çin'in Han Hanedanı ile sayısız çatışmalar girdikten sonra, Gojoseon parçalandı ve Kore Proto-Üç Krallık dönemine girdi.
Ortak çağın yüzyıl başlarında, BuyeoOkjeoDongye ve Samhan devletler birliği yarımadayı ve Mançurya'nın güney kısımlarını işgal etti. Bu devletlerin çöküşünden sonra GoguryeoBaekje ve Silla gibi birçok çeşitli küçük devletler büyümeye başladı ve yarımadayı Kore'deki Üç Krallık adına kontrol etti. Üç Krallığın 676'daSilla altında birleşmesi sonucu Kore Kuzey Güney Devletleri Dönemine girdi, böylece Kore yarımadasının büyük kısmınıBirleşik Silla'nın kontrolunun altındaydı, aynı zamanda Balhae Goguryeo'nun kuzey bölgelerinde başarılı bir şekilde bulunuyordu. Birleşik Silla döneminde şiir sanatı ve sanat teşvik edildi ve Budizm kültürü gelişti. Kore ve Çin arası ilişkiler bu dönem iyi kaldı. Ancak Birleşik Silla iç çekişmeler yüzünden zayıfladı ve Goryeo'ya 935'de teslim oldu. Silla'nin kuzeydeki komşusu Balhae bir devlet olarak Goguryeo'nun varisi olarak kuruldu. En yüksek döneminde, Balhae Mançurya'nın büyük bir kısmını ve Rusya'nın bazı bölgelerini kontrol etti. Balhae 926'da Kitanlılar'ın elline düştü.
Yarımada Goryeo İmparatoru Taejo Wang Geon tarafından 936'da birleşti. Aynı Silla gibi, Goryeo son derece kültürlü bir devletti ve 1377'de Jikji oluştu, dünya'nın hareketli en eski metal tipli matbaa makinesini kullanılarak[4]. 13. yüzyıldaki Moğol istilaları Goryeo'yu güçsüzlendirdi. 30 yıl savaşın ardından, Goryeo Kore üzerindeki hakimiyetini devam etti ama yine de Moğollara haraç ödedi ama bunun karşılığında Moğolların mütteffiki oldu. Moğol İmparatorluğunun çökmesinin ardından, Goryeo'yu ağır siyasi çekişmeler izledi ve Goryeo hanedanı general Yi Seong-gye tarafından yürütülen bir isyan sonucu 1388'de Joseon hanedanı ile değiştirildi.
Kral Taejo Kore'nin yeni adını Gojoseon'nu göz ardı ederek "Joseon" olarak deklare etti ve başkenti Seul'a taşıdı. Joseon Hanedanının ilk 200 yıllı oldukça barışçıl geçti ve 14. yüzyılda Kral Büyük Sejong döneminde Hangıl'ın oluşmasını izledi, ayrıca Konfüçyüsçülük'un önemi arttı bu dönem ülkede.
1592 ve 1598'de Kore Japonlar tarafından istila edildiToyotomi Hideyoshi askerleri komuta ediyordu ve Asya kıtasını Kore üzerinden işgal etmeyi planlıyordu ama büyük ihtimal Salih Ordusu tarafından ve Ming Hanedanı'nın yardımıyla geri püskürtüldü. Bu savaş'ta amiral Yi Sun-sin'in yükselmesine neden oldu ve onun ünlükaplumbağ gemiside meşhur oldu. 1620'lerde ve 1630'larda Joseon Mançu istilasına uğradı, neticede Mançular bütün Çin'i feth etmişti.
Başka bir dizi Mançurya'ya karşı savaşlardan sonra, Joseon yaklaşık 200 sene barış içinde kaldı. Kral Yeongjo ve Kral Jeongjo Joseon Hanedanlığına kültürel yenilikler getirdi.
Ancak, sonraki seneler Joseon hanedanı aşırı bir şekilde Çin'e bağlıydı dış ilişkilerde ve dış dünyadaki izolasyonlarda. 19. yüzyıllın sırasında Kore izolasyon politikası yüzünden Münzevi krallık olarak adlandırıldı. Joseon Handenı kendisini Batılı emperyalizm'den korumak için bu adımı attı, ancak sonunda zorunlu bir şekilde kendisini ticaretten dolayı dünyaya açtı. Birinci Çin-Japon Savaşı ve Rus-Japon Savaşı ardından Kore Japon egemenliği altına girdi (1910-1945). İkinci Dünya Savaşının sonunda, Japonlar Sovyet ve Amerikan güçlerine teslim oldu, bunlar Kore'nin kuzeyini ve güneyini işgal etmişlerdi.


                                              BÖLÜNDÜKTEN SONRAKİ TARİHÇESİ
1943'de Kahire Deklarasyonu esnasında yapılan ilk plana göre birleşik bir Kore planı kararlaştırılmıştı, Sovyetler Birliği ve ABD arasında tırmanan Soğuk Savaş husumeti yüzünden Kore yarımadasında iki ayrı hükümetin kurulmasına neden oldu. Her biri kendi ideolojileri ile Kore'nin bölünmesine yol açtı. Böylece Kore, 1948 tarihinde bölündü ve iki devlet kendi siyasi idareleri ile oluştu. Kuzey Kore'de eski Japon karşıtı gerilla ve komünist eylemci Kim Il-sung Sovyetlerin desteği ile güç kazandı ve Güney Kore'de sürgünde olan ve sağcı Koreli siyasi lider Syngman Rhee Güney Kore'nin cumhurbaşkanı olarak göreve geçti. 1960'da bir öğrenci ayaklanması sonucu otokratik cumhurbaşkanı Syngman Rhee istifa etmek zorunda kaldı. Bu istifadan sonra Güney Kore siyasi istikrarsızlık bir döneme girdi, zayıf ve etkisiz hükümete karşı general Park Chung-hee Syngman Rhee'nin istifasından bir sene sonra askeri bir darbe yaptı. Park cumhurbaşkanlığı görevine geçti ve bu görevi 1979'a kadar devam etti bir suikastte uğrayana kadar. Park Chung-hee döneminde Kore'de hızlı ihracata dayalı ekonomik bir büyüme sağladı ama ayrıca Güney Kore'ye siyasi ağır baskılarda bu dönemde yoğundu. Park ağır bir şekilde acımasız askeri diktatör olarak eleştiriliyordu, Kore ekonomisinin onun görevi süresince önemli ölçüde gelişmiş olmasına rağmen.25 Haziran 1950'de Kuzey Kore, Güney Kore'yi işgal etmeye kalktı ve bu da Kore Savaşını kıvılcımladı. Bu savaş Soğuk Savaş döneminin ilk en büyük çatışmasıydı. Aynı zamanda Sovyetler Birliği Birleşmiş Milletler'i boykot etti ve bu da veto haklarının yitirmelerine yol açtı. Üstün Kuzey Kore kuvvetlerinin bütün ülkeyi birleştireceği belli olunca Sovyetler Birliği'nin veto hakkını kaybetmesi ile Birleşmiş Milletler böylece iç savaşa müdahale etme imkanı buldu. Sovyetler Birliği ve Çin, Kuzey Kore'yi her anlamda destekledi. Daha sonraki seneler Çin ordusundanmilyonlarca asker Kuzey Kore'ye askeri anlamda destek olmak için savaşa katıldı. İki tarafta oluşan bu büyük gelişmelerden sonra ve sivil Kore halkının hem güneyde hem kuzeyde gördüğü büyük kayıplardan sonra savaş sonunda bir çıkmaza ulaştı. 1953 senesinde ateşkes sağlandı; ama bu ateşkes hiçbir zaman Güney Kore ve Kuzey Kore tarafından imzalanmadı. Böylece yarımada iki ülke arasındaki orijinal sınır yakınlarında askerden arındırılmış bölge adında ikiye bölündü. Barış antlaşması iki devlet arasında imzalanmadı. Bu teknik olarak iki ülkenin bugünde hâlâ savaş halinde bulunduklarını gösteriyor. Kore savaşı neticesinde en az 2.5 milyon insan hayatını kaybetti.
Park'a düzenlenen suikasten sonraki seneler ülkede önemli siyasi telaşlar olmasına neden oldu, eski bastırılmış muhaleft liderleri birden oluşan siyasi boşlukta cumhurbaşkanı olmak için kampanyalar başlattı. 1979'da 12 Aralık darbesi Chun Doo-hwan tarafından Choi Kyu Hah'nın geçici hükümetine yapıldı. Choi Kyu Hah o sıralar geçici cumhurbaşkanıydı ve Park hükümeti sırasında başbakanlık görevini yürütüyordu, Chun darbeden sonra çeşitli önlemler alarak iktidara yükseldi, ayrıca Chun geniş bir sıkıyönetim alarak üniversiteleri kapattı, siyasi faaliyetleri yasakladı ve basını kısıtladı. 17 Mayıs tarihinde cumhurbaşkanı görevine geçtikten sonra Güney Kore'nin genelinde protestolar başladı, çünkü halk demokrasi talep ediyordu, özellikle Gvangju şehrinde protestoların yoğun olmasıyla, Chun bu şehre özel kuvvetler gönderdi Gvangju Demokratikleşme Hareketi'ni şiddetle bastırmak için.[6]
Chun ve hükümeti Kore'yi 1987'ye kadar despot bir idare altına aldı, ta ki Seul Ulusal Üniversitesine giden bir üniversitelinin işkenceyle öldürülene kadar[7]. 10 Haziran'da Katolik Rahipler Adalet Derneği bu olayı halka taşadı, bu da ülke çapında büyük gösterilere neden oldu. Sonunda, Chun'un partisi Demokratik Adalet Partisi ve parti lideri Roh Tae-woo 29 Haziran Bildirgesini ilan etti, bu bildirgede cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi ön görülüyordu. Roh seçimi az bir farkla muhalefet liderleri Kim Dae-Jung ve Kim Young-Sam karşı kazandı.
1988'de Seul'da 1988 Yaz Olimpiyatları düzenlendi. Güney Kore 1996'da da Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'ne üye oldu.[8] Devlet 1997 Doğu Asya Mali Krizinde olumsuz etkilendi, ama yine de ülke bu krizden çabuk kurtulabildi ve ekonomisini büyütmeye devam etti, yavaş da olsa.
Haziran 2000'de cumhurbaşkanı Kim Dae-Jung'un Güneş Politikası angajmanı, Kuzey Kore'nin başkenti Pyongyang'daInter-Kore Zirvesi'nin düzenlenmesine neden oldu. Bir sene sonra Kim Güney Kore ve Doğu Asya'da demokrasi ve insan hakları için yaptığı çalışmalar ve özellikle Kuzey Kore'yle barış ve uzlaşma çabaları için Nobel Barış Ödülü'ne laik görüldü[9].
2002 senesinde, Güney Kore ve Japonya ortaklaşa işbirliği içerisinde 2002 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yaptı, ancak sonrasında Liancourt Kayalıkları üzerindeki egemenlik iddiaları yüzünden (Kore'de Dokdo olarak anılıyor ve Japonya'da Takeshima olarak) Japonya ve Güney Kore'nin ilişkileri kötüleşti . Bu olay medya'da Liancourt Kayalıkları Krizi olarak anıldı.
                              


                                  TÜRK GEZGİNİN GÜNEY KOREDEKİ YAŞAMI
Bence bu dünyadaki en güzel şeylerden biri turist olmak. Başka bir ülkenin sokaklarında etrafı dikkatle süzerek dolaşmak, farklı havayı solumak, başka lezzetlerin tadına bakmak, başka bir dili duymak... Benim yurt dışı serüvenim Güney Kore ile başladı. Hayatında en fazla 1 saatlik uçuş yapmış biri olarak ilk yurt dışı seyahatim için 10 saatlik bir uçuş gerçekleştirdim ve neticesinde dünyanın en güzel ülkelerinden birine vardım. İlk kez yurt dışına çıkmanın büyüsü müdür, yoksa Güney Kore'nin farklı atmosferinin büyüsü müdür bilemem ama ben Güney Kore'ye hayran kaldım.
Asya kıtasını tepeden izleyerek geçen 10 saatlik keyifli bir uçuşun ardından sanki denize çakılıyormuşsunuz hissi veren bir havalimanına iniş yaptık. Başkent Seul'e son derece yakın başka bir şehirde bulunan bu havalimanından ortalama 1 saat süren bir tren yolculuğu ile Seul'e geçmek mümkün. Tren yolculuğumuz esnasında ülke ile ilgili ilk kararımı vermiştim: yemyeşil. Edindiğim bu ilk izlenim seyahatimin geri kalan kısmında da devam etti. Güney Kore yemyeşil ve tertemiz bir ülke. İnsana ve doğaya saygının hüküm sürdüğü uzak doğu topraklarında zaten başka türlüsünü beklemek olmazdı..

                                         SEUL'DE GEZİLECEK YERLER
Modern şehir hayatının tarihle ve geleneksel değerlerle birleştiği bir görünüme sahip Seul. Yüksek binaların arasında gezerken her an karşınıza tarihi bir yapı çıkabilir. Eskiden de yönetim merkezi olarak kullanılan Seul'de pek çok hanedanlık yaşamış. Haliyle pek çok saray var. Saray anlayışları bizdeki Topkapı Sarayı'na benzer şekilde; geniş bir alana yayılmış, hepsinin farklı işlevi olan dağınık binalar halinde inşa edilmiş.
Kore'ye giderseniz, hepsi birbirinden güzel bu saraylardan birkaçını mutlaka gezmelisiniz. Özellikle gizli bahçesi ile ünlü Changdeokgung Sarayını gezmenizi tavsiye ederim. Eskiden, sadece saray mensuplarının girmesine izin verildiği için "gizli bahçe" denilen bu bahçe özel rehber eşliğinde gezilebiliyor. Gizli bahçe, hayatımda gördüğüm en güzel bahçelerden biri olmasının yanı sıra çok da huzurluydu. Göletlerin kenarındaki uzak doğu tipi çardaklarda oturarak bahçenin sakin havasının tadını çıkardık.
Kore'nin eski geleneksel köy hayatına tanık olmak içinNamsangol Hanok Köyü'nü gezdik. Bu yapay köyde her şey orijinal boyutlarına göre yapılmış. Evlerin içine göz atarak gezerken kendimizi gerçekten eski bir Kore köyünde hissettik. Biz aynı gün buraya çok yakın olan Seul Kulesi'ne de çıktık. Namsan Dağı'ndaki doğal parkın içinde bulunan bu kuleden muhteşem manzarayı izlemek mümkün. Dağa ulaşmak içinse teleferik var. Birkaç dakika süren oldukça keyifli bir yolculuk. Kulenin de içinde bulunduğu parkta bir de gösteri alanı var.Seul, nehirle ikiye bölünmüş şehirlerden. Şehrin ortasından geçen Han Nehri'ni gezimiz boyunca sıkça gördük. Şehrin tarihi kapılarından biri olan Namdaemun gezimizde Han Nehri'nin kıyısına kadar indik. Burada oturmak için alanlar var ve ayakkabılarınızı çıkartarak ayaklarınızı nehre daldırabiliyorsunuz. Nehrin çeşitli yerlerindeki gece ışıklandırmaları ve su gösterileri ise görülmeye değer. Şehrin bir diğer kapısı ise Dongdaemun. Burada alışveriş yapılabilecek pek çok alan mevcut.

Seul'un en lüks semti Gangnam. Özellikle geceleri hareketli olan bu semtte geniş caddeler, çeşitli dükkanlar, cafeler ve barlar var. Seul genelinde yabancı markaları görebileceğiniz nadir yerlerden biri burası. Koreliler, ülkelerinde üretilen malları ve yerli markaları tercih ettiğinden bildiğimiz markaları görmek çok zor. Kendi üretimleri olan mallar ise oldukça kaliteli. Güzelliğe ve dış görünüme oldukça önem verilen bu ülkede özellikle kozmetik sektörü oldukça gelişmiş.
Itaewon semti, Amerikan kültürünün baskın olduğu, çok fazla yabancının yaşadığı, konsolosluk binalarının bulunduğu çok uluslu bir semt. Burada çeşitli barlar, cafeler ve dükkanlar var. Euljuro caddesi ise Seul'un en hareketli yerlerinden. Pek çok dükkan ve yemek yeme alanının bulunduğu bu caddede öylesine dolanıp insanları seyretmek bile oldukça keyifli. Biz maalesef gidememiş olsak da el yapımı eşyaların ve çay evlerinin bulunduğu Insadong semti de görülmesi gereken yerlerden.
Budizm inancının yaygın olduğu ülkede görkemli tapınaklardan birini görmeden olmazdı. Gittiğimiz ilk gün otelimizin yakınlarında bulunan Bonguensa Tapınağı'nı ziyaret ettik. Şehrin en büyük tapınağı olma özelliğini gösteren bu tapınak için sadeliğin görkemi diyebiliriz. Tapınağa gittiğimizde, tapınak bölmelerinden birinde bir cenaze töreni yapılmaktaydı. Böylece yerel kültüre ait bir seremoniye tanıklık etmiş olduk. Bu tapınağa gidecek olanlar için tavsiyem, tapınağın karşısındaki Coex alışveriş merkezine de uğramaları. Çok farklı Kore lezzetleri tadabileceğiniz bu alışveriş merkezinin içindeki devasa akvaryum ve Kimçi müzesi gezilebilecek yerlerden.                                                   
                                https://www.youtube.com/?hl=tr&gl=TR